TAKSİRLE ÖLÜME NEDEN OLMA SUÇU

Yaşama hakkı, uluslararası anlaşmalar ve sözleşmeler ile anayasal anlamda güvence altına alınan en temel haklardan biridir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 85. maddesi (TCK) içerisinde Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme Suçunun düzenlenmesindeki amaç ise yaşama hakkının korunmasıdır.

Aşağıda TCK m.85 hükmünde düzenlenen Taksirle Öldürme Suçu detaylıca açıklanmıştır. Keyifli okumalar dileriz.

Taksir Tanımı Nedir?

Taksir, bir eylemin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmek suretiyle neticesi öngörülmeyerek geçekleştirilmesi şeklinde açıklanabilir. Taksir, TCK hükümlerinde Basit Taksir ve Bilinçli Taksir şeklinde ikiye ayrılarak düzenlenmiş olup taksirle işlenen eylemler ancak Kanun’da açıkça belirtilmişse cezalandırılabilir. Yani bir suçun taksirle işlenmiş hali TCK’da düzenlenmemişse ve o suç taksirle işlenmişse faile ceza verilmeyecektir.

Basit Taksir; Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmek suretiyle suç failinin, öngörülebilir bir neticeyi öngörmeyerek eylemini gerçekleştirmesi şeklinde açıklanabilir.

Bilinçli Taksir; Suç failinin ‘’öngörülebilen’’ bir neticenin gerçekleşmesini istememesine rağmen, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmek ve kendi kişisel yeteneklerine güvenmesi suretiyle eylemini gerçekleştirerek neticenin oluşmasıdır. Suç failinin, fiili Bilinçli Taksir ile işlemesi halinde faile verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

Ayrıca taksirli bir suç işlenmesi halinde, failin kusur derecesini ancak yargılamaya bakan Hâkim belirleyebilir. Bundan dolayı Kanun maddesinde taksirli fiilin kusur derecelendirmesiyle ilgili bir hükme yer verilmemiştir. Zira taksirle işlenen fiilin kusurluluk derecesinin matematiksel olarak ifadesi mümkün değildir.

Birden Fazla Kişi Taksirli Suç İşlerse Ne Olur?

Yukarıda da belirttiğimiz üzere taksirli bir suç işlenmesi halinde faile verilecek ceza, kusur derecesine göre belirlenmektedir. Şayet birden fazla kişinin taksirli bir suç işlemesi halinde tüm failler, “kendi kusurlarına” göre sorumlu tutulmaktadır. Yani her bir failin cezası, taksirli eylemdeki kusuruna göre ayrı ayrı belirlenmektedir.

Ayrıca ceza sorumluluğunun kişiselliği prensibi gereğince hiç kimse, irade dışı hareketlerden veya 3. kişilerin meydana getirdiği ya da doğa olaylarından ötürü oluşan neticeden sorumlu tutulamaz.

Taksirli Suç İşledim Ama Mağdurum Ceza Alır Mıyım?

Eğer fail, Basit Taksirle işlenen bir suç işlemiş ve bu suç neticesinde failin kişisel ve ailevi durumu cezaya hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmuş ise hakkında yapılan yargılama işlemleri sonucunda soruşturma aşamasında Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar, kovuşturma aşamasında ise Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Dair Karar verilecektir.

Eğer fail Bilinçli Taksir ile bir suç işemişse hakkında yapılan yargılama neticesinde, şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren halden dolayı verilecek cezada indirim uygulanacaktır.

Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme Suçunun Unsurları:

Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme suçunun unsurları 2 kısma ayrılmaktadır, ”TİPİKLİK” ve ”HUKUKA AYKIRILIK”. Tipiklik ise kendi içerisinde 2’ye ayrılmakta olup aşağıda detaylıca açıklanmıştır.

A) Tipikliğin Maddi Unsurları:

A-1) Fiil: Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olan ve ölüm neticesini meydana getiren her türlü “icrai” veya “ihmali” davranış şeklinde açıklanabilir.

Dikkat ve özen yükümlülüğü Nedir? Bu yükümlülük, günlük hayatta uyulması gereken resmi veya özel kişiler tarafından getirilmiş kurallar, kanunlar veya ortak hayati deneyimlerdir. Taksirli suçlar da işbu objektif nitelikteki dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranmak suretiyle gündeme gelmektedir. Dolayısıyla eğer yaşanan hadisede, uyulması gereken bir dikkat ve özen yükümlülüğü bulunmuyorsa taksirli bir suç işlendiğinden de bahsedilemeyecektir.

A-2) Netice: Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme Suçu, TCK hükümlerinde neticeli bir suç olarak düzenlenmiştir. Kanun hükmünde aranan ve gerçekleşmesi halinde ceza verilen netice ise “ölümdür”.

Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme Suçuna ilişkin Yargıtay kararlarında, bir kişinin ölmüş sayılabilmesi için beyin ölümü kriterinin esas alınacağı vurgulanmaktadır.

A-3) Nedensellik Bağı Ve Objektif İsnadiyet: Nedensellik bağının tespitinde uygulama ve teoride geçerli olan “şart teorisi” esas alınmaktadır. Şart teorisine göre taksirli eylem sonucunda failin kusurlu bulunabilmesi için meydana gelen ölüm neticesi ile taksirli eylem arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir.

Objektif isnadiyet ise failin kusurluluğu saptandıktan sonra meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için aranmaktadır. Dolayısıyla suç işleyen failin ceza alabilmesi bağlamında, nedensellik bağının bulunması tek başına yeterli değildir. Nedensellik bağının yanında taksirli eylem sonucunda oluşan neticenin, faile objektif olarak isnat etmesi de gerekmektedir.

Örneğin; fail mağdura yanlışlıkla arabasıyla çarparak mağduru yaralamasıyla mağdurda kan kaybı yaşanıp hastaneye kaldırılması akabinde mağdur, kendisine kan verilmesini kabul etmeyip ölürse bu durumda oluşan ölüm neticesi faile objektif olarak isnat edilemeyeceğinden ötürü fail sorumlu tutulamayacaktır.

Bir başka örnek; fail dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranış sergilemiş ancak mağdur kendi iradesiyle kendisini tehlikeye atmışsa oluşan netice, faile objektif olarak isnat edilemeyecektir. Dolayısıyla failin, mağdur ile eşit veya daha ağır bir yükümlülüğe aykırılık sergilemesi halinde objektif isnadiyetten söz edilerek sorumlu tutulabileceğini söyleyebiliriz.

İzin Verilen Risk Nedir? İzin verilen risk, failin işlediği eylem sonucunda sorumlu tutulabilmesi için gereken objektif isnadiyetin, meydana gelen neticede hukuken “izin verilen riski aşan bir tehlike” oluşturmasıdır. Dolayısıyla izin verilen risk kapsamında meydana gelen neticeler sonucunda fail sorumlu tutulamayacak ve ceza verilmeyecektir. Çünkü işbu durum, meydana gelen neticenin faile objektif isnadiyetini ortadan kaldırmaktadır.

4- FAİL: Taksirle adam öldürme suçunun faili ”herkes” olabilir.

5- Mağdur: Taksirle adam öldürme suçunun mağduru ”herkes” olabilir. Mağdur, taksirle işlenen öldürme eylemi neticesinde hayatına son verilen kişidir. Suçtan zarar görenler ise müteveffanın yakınlarıdır.

6- Konu: İşbu suçun konusunu, canlı insan bedeni oluşturur. Zira ölmüş bir insan bedeninde bu suç işlenemeyeceği gibi hayvanlara karşı da işlenemez. (farklı bir suça sebebiyet verir.)

B) Tipikliğin Manevi Unsurları:

İşbu suç, taksirle işlenebilen bir suç olduğundan ötürü failin fiilini işlerken taksir derecesinde dahi bir kusuru bulunmamakta ise sorumlu tutulamaz. Zira bu suçun oluşumu için kast değil taksir unsuru aranmaktadır. Dolayısıyla Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme Suçunun manevi unsuru taksirdir.

Riskin Artırılması Teorisi Nedir?

Taksirle adam öldürme suçunun oluşabilmesi için objektif olarak dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılığın gerekli olduğunu belirtmiş idik. Dolayısıyla eğer bu yükümlülüklere uygun davranılmasına rağmen netice yine de meydana gelmişse; objektif isnadiyetin gerçekleşmeyeceği ve faile ceza verilmeyeceği söylenebilecektir.

Örneğin; Doktor B, hastasını ameliyat eder ve ameliyat sonrasında hastaya verilmesi gereken ilaçların isimlerini ve verilme sıklığını hemşireye bildirdiği halde, hemşire ilaçları vermez ve hasta ölür. Daha sonra yapılan araştırmalarda, hastaya verilecek ilaçların tedaviye hiçbir etkisinin olmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla hemşire tarafından verilmeyen ilaçların, ölüm neticesinin oluşma riski üzerinde herhangi bir etkisi bulunmadığından, hastanın ölümünden hemşire sorumlu tutulamayacaktır.

Taksirli Suçlara İştirak Mümkün Mü?

Hayır, taksirle işlenen suçlara iştirak mümkün değildir. Bundan dolayı, failin taksirli eylemine, 3. bir kişinin taksirli davranışının eklenmesiyle ölüm neticesi gerçekleşirse her fail, kendi kusuru oranında ayrı ayrı sorumlu tutulacak, iştirak hükümlerine gidilemeyecektir. Ancak eğer 3. kişinin taksirli eylemi, failin ölüm neticesi üzerindeki hakimiyetini ortadan kaldırmışsa sadece 3. kişi sorumlu tutulacaktır.

Taksirli Eylemler Arasında Takas Mümkün Mü?

Hayır, taksirli eylemler arasında takas mümkün değildir. Bundan dolayı eğer ölüm neticesi, maktulün kendi taksirli eyleminin sonucunda gerçekleşmişse fail sorumlu tutulamaz.

Taksirin Çifte Fonksiyonu Nedir?

Doktrinde taksirin çifte fonksiyonu olarak adlandırılan bir müessese bulunmakta olup, tanımı ise Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme Suçunun işlenmesinden dolayı failin sorumlu tutulmasının sebebinin, failin objektif dikkat ve özen yükümlülüğünü öngörebilecek durumda olmasına rağmen aykırı hareket etmiş olması şeklinde yapılmaktadır.

Taksirli Suçlarda Kusur Yargısı:

Taksirli suçlarda kusur yargısını, failin eylemlerinin ‘’sübjektif özen yükümlülüğüne’’ aykırı olması oluşturmaktadır. Yani basit taksirle işlenen eylemlerde fail, neticeyi öngöremediğinden failin kusurlu addedilmesi, neticenin sübjektif olarak öngörülmüş olmasına bağlıdır. Sübjektif özen yükümlülüklerine failin kişisel yetenekleri, kabiliyetleri ve tecrübesi örnek verilebilir. Dolayısıyla eğer fail kusur yeteneğine haiz değilse, taksirli suçlar bağlamında da kusurlu bir eylem gerçekleştiremeyecek ve ceza verilemeyecektir.

Bilinçli taksirle işlenen eylemlerde ise sübjektif özen yükümlülüğü bakımından bir sorun bulunmamaktadır. Çünkü bilinçli taksir halinde netice, fail tarafından zaten öngörülmektedir. Ancak objektif dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun hareket etme, failden beklenemiyorsa meydana gelen netice dolayısıyla fail kusurlu kabul edilemeyecektir.

Failin kusurlu kabul edilebilmesi için gereken şartlar;

– Kusur yeteneğine haiz olması gerekir.

– Haksızlık bilincinin mevcudiyeti gerekir.

– Haksızlık teşkil eden eylemin, failden beklenebilir olması gerekir.

Taksirle Öldürme Suçunda Özel İçtima Hükmü:

TCK m.85/2 hükmünde, özel bir içtima hükmü düzenlenmiştir. Bu özel içtima hükmüne göre fail tarafından gerçekleştirilen birden fazla neticeye, tek bir fiille sebebiyet verilmesi halinde hakkında tek bir cezaya hükmolunacaktır.

‘’Fiilin, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümüyle birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olması halinde, faile tek bir ceza verilir.’’

TCK m.85/2 hükmünde yer alan bu özel içtima hükmü bakımından, hukuki anlamda ‘’hareket tekliği’’ olması gerekir. Yani günlük hayatta birden fazla hareket olarak görülen eylemler, tek bir iradi karara dayanıyor ve dışarıdan bakıldığında yer ve zaman yönünden sıkı bir yakınlık gösteriyorsa tek bir eylemden söz edilmektedir.

Taksirle Ölüm Neticesiyle Birlikte Yaralama Da Meydana Gelmişse Ne Olur?

Taksirli eylem sonucunda ölüm neticesiyle birlikte yaralama neticesi de meydana gelmişse yukarıda belirtilen özel içtima hükmünün uygulanabilmesi bakımından yaralamanın niteliği önem arz etmez. Yani, böyle bir durumda basit tıbbi müdahale (BTM) ile giderilebilecek şekilde yaralanılsa bile özel içtima hükmü olan TCK m.85/2 uygulanır. Ancak, Mahkemece cezanın belirlenmesinde yaralamanın boyutu dikkate alınacaktır. Zira TCK m.61/1-e hükmünde “meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı” ifadesi yer almaktadır.

Belirtilmesi gereken diğer bir husus ise normalde Basit Taksirle Yaralama Suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabi iken (TCK m.89/1; taksirle başkasının vücuduna acı verilmesi veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olunması hali hariç) Bilinçli Taksirle Yaralama Suçunda ise şikâyet aranmamaktadır. Yani, bir kişinin ölümüyle birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına Bilinçli Taksirle sebep olunursa istisnai olarak TCK m.89/1 hükmü uygulanmayacak, TCK m.85/2 hükmü uygulanacak ve dolayısıyla şikâyet şartı aranmayacaktır.

Basit Taksir halinde ise özel içtima hükmünün uygulanabilmesi için şikâyet şartının aranması gerektiği öğretide belirtilmektedir.

Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme Suçunda Şahsi Cezasızlık Sebebi:

TCK m.22/6 hükmünde, şahsi cezasızlık sebebinin Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme Suçu kapsamında uygulanabilmesi için gerekli şartlar belirtilmiştir. Bunlar;

– Taksirli eylem sonucunda oluşan neticenin, faile verilecek cezanın tatbikini gereksiz kılacak derecede mağduriyete yol açması, (Hakimin takdirindedir)

– Mağduriyetin, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından ortaya çıkması gerekir.

CMK m.171 hükmü uyarınca şahsi cezasızlık sebebinin varlığı halinde C. Savcısı, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK – takipsizlik) verebilir.

Taksirle Adam Öldürme Suçunda Hangi Mahkeme Görevlidir?

Bu suçun basit taksirle veya bilinçli taksirle işlenmesi önem arz etmeksizin yargılaması suçun işlendiği yer Asliye Ceza Mahkemelerince yapılır.

Taksirle Adam Öldürme Suçunun Cezası Nedir?

TCK m.85 hükmü uyarınca; Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuşsa fail, 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

YARGITAY KARARI:

Yargıtay Kararı – 12. CD., E. 2022/3616 K. 2024/3765 T. 9.7.2024

Sanık müdafiinin temyiz istemi; sanığın kusuru bulunmadığına, kaza ile ölüm arasında illiyet bağı olmadığına, ölenin kaza öncesinden süregelen ağır sağlık sorunları olduğuna, raporlar arasında çelişki bulunduğuna ilişkindir.

Yerel Mahkemece, dosyada mevcut belge ve bilgiler, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde alınan beyanlarla birlikte dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; olay günü, 14:20 sıralarında, meskun mahalde, 9 metre genişliğinde, tek yönlü, kuru asfalt yolda, sanığın sevk ve idaresindeki kamyonet ile Soğanlı istikametinden Güneşli istikametine doğru seyir halindeyken olay mahalli olan yaya geçidi ve kontrollü ışığın bulunduğu yolda yaya geçidine yaklaştığı sırada, sanığın seyir istikametine göre sol taraftan bölünmüş orta refüjü aşarak ışığa riayetsiz bir şekilde yaya geçidine giren yayaya, kamyonetin sağ ön köşe, sağ ön cam kısımları ile sağ şeritte kaldırıma bir metre kala 16 metre fren izi bırakarak çarptığı, kaza sonrası yaya hayati tehlike geçirecek, 5. derece kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı, yargılama devam ederken 08.10.2014 tarihinde ölmesi üzerine, kaza ile ölüm arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı yönünden İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulundan alınan 29.07.2015 tarihli raporda, kişinin ölümümün genel beden travmasına bağlı osetabulum, sakrum,pubik kol kırıkları ile beraber beyin kanaması ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği, 14.12.2010 tarihinde maruz kaldığı trafik kazasına bağlı yaralanma ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğunun belirtildiği, kazanın meydana gelmesinde 2918 sayılı yasanın 52/1-a maddesi ve 57/a maddelerini ihlal eden sanığın tali kusurlu olduğu kabul ve tespit edilerek sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı TCK’nın 85/1, 62/1, 50/4-1-a maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilmiştir.

…Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesinin kararında sanık müdafi tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafinin ile temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA

Stajyer Av. /Trainee Lawyer BUSE DİZ & Avukat/ATTY. Kaan BAYRAMZADE

Yorumlar

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.